Paranın yok olacağı bir dünya
Sabah kalktınız yanınızda yörenizde hiçbir şey yok sanki bir yokluğa uyanmışsınız ama endişelerden o kadar uzakta bir dünya ki bu , güneşine bile teşekkür edercesine selamlıyorsunuz başınızla .
Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu bir kabus görebiliyorsunuz sadece ... O da rüyanızda . İşte o yavaşça yok olma böyle son bulacak , ezilenlerin yükselişini peydahlamayacağım size sadece ve sadece insan oğlunun aslında bir karış toprağın altına girdiğinin farkına varmasını anlatacağım. Para denen o şeyi aslında yanında götüremeyeceğini , aslında her konuda bizi sınırlandıran tek şey olduğunu ... Düşünsenize paranın olmadığı dünyada emeğinizle bir şeyler elde ettiğinizi bu insanların asıl yeteneklerinin de isli kapılar arkasından çıkmasını sağlamaz mı ? Biraz da keşkelerimiz bizi kahredeceğine belkilerimizle umutlansak olmazmı ... Olur ! Aslında birbirine gerçekten yardım edebilen insan toplumları haline gelebilirsek olur . Yani bir baksanıza etrafınıza iyiliği cennete girmek için yapanlar var bu bile bir pazarlık değil midir? iyilik nedir ? Kim için yapılır nasıl değerli olur ? Bu saydıklarımı gerçekten hiç sorgulamadık değil mi ?
Yani diyeceğim şu, asırlardır egoların çarpışmasını sağlamak ve insanoğlunun bir şeyin peşinden sürekli oradan oraya sürüklenmesinden başka neye yaradı bu para? Ben söyleyeyim savaşa ve kargaşaya bugün hayatınızda sıfır para ile neler yapmak isterdiniz sorusuna neden kimse uzun uzun düşünmeden yanıt veremiyor , çünkü her yanımızı köreltti para , ellerimiz ustaca heykel yapmayı, hiyeroglif yazmayı bıraktı kollarımız tarlaları sürüp güneşe karşı hasat etmeyi bıraktı, dillerimiz deliler gibi anlatıp şairane bir kainat masalı okumayı bıraktı, ya hayatlarımız ... İşte o gün geçtikçe uzadı ,önceden mertçe ölürdük çarpışırdık inandığımız değerler uğruna, şimdi ise korkak bireylerden geriye ne var çevremizde. Yanında adam öldürseler aldırmaz tipler olduk aman bana birşey olmasın diye biriktirdik biriktirdik en sonunda bir dağ yarattık kendimize korku dağı ve bu dağın tepesinde biz kimi istemediysek o geçti oturdu .
Biz plaza köleleri ise her sabah olanca lanet okumuşluğumuza rağmen tek zerre değiştiremedik hayatlarımızı ve suçluyu da hiç aramadık oysaki karşımızda geçip oturuyor cebimizde cüzdanımızdan taşıyordu kimi zaman az kimi zaman çoktu . Seyyahlar misali dünyayı gezmek istersin önünde bir Çin seddidir para o olmazsa nasıl uçak bileti alırsın ? E peki Marco Polo , Evliya Çelebi neye güvenerek çıktı yolculuklarına , bir krallık sponsorluğunda değil herhalde . Peki ya madem biz Ademoğluysak neden o elmaya uzanmaya deliler gibi korkuyoruz , sorumlulukları bizim kaldıramayacağımız kadar ağır mıdır ki hayallerimizin? Bakın ben size birşey diyeyim ; aslında hayat çok ama çok basittir yemek yemezsek ölürüz peki neden yaşamak için yemiyoruz da yemek için yaşıyoruz. İştahımız ne ara bu kadar büyüdü bizim .
Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu bir kabus görebiliyorsunuz sadece ... O da rüyanızda . İşte o yavaşça yok olma böyle son bulacak , ezilenlerin yükselişini peydahlamayacağım size sadece ve sadece insan oğlunun aslında bir karış toprağın altına girdiğinin farkına varmasını anlatacağım. Para denen o şeyi aslında yanında götüremeyeceğini , aslında her konuda bizi sınırlandıran tek şey olduğunu ... Düşünsenize paranın olmadığı dünyada emeğinizle bir şeyler elde ettiğinizi bu insanların asıl yeteneklerinin de isli kapılar arkasından çıkmasını sağlamaz mı ? Biraz da keşkelerimiz bizi kahredeceğine belkilerimizle umutlansak olmazmı ... Olur ! Aslında birbirine gerçekten yardım edebilen insan toplumları haline gelebilirsek olur . Yani bir baksanıza etrafınıza iyiliği cennete girmek için yapanlar var bu bile bir pazarlık değil midir? iyilik nedir ? Kim için yapılır nasıl değerli olur ? Bu saydıklarımı gerçekten hiç sorgulamadık değil mi ?
Yani diyeceğim şu, asırlardır egoların çarpışmasını sağlamak ve insanoğlunun bir şeyin peşinden sürekli oradan oraya sürüklenmesinden başka neye yaradı bu para? Ben söyleyeyim savaşa ve kargaşaya bugün hayatınızda sıfır para ile neler yapmak isterdiniz sorusuna neden kimse uzun uzun düşünmeden yanıt veremiyor , çünkü her yanımızı köreltti para , ellerimiz ustaca heykel yapmayı, hiyeroglif yazmayı bıraktı kollarımız tarlaları sürüp güneşe karşı hasat etmeyi bıraktı, dillerimiz deliler gibi anlatıp şairane bir kainat masalı okumayı bıraktı, ya hayatlarımız ... İşte o gün geçtikçe uzadı ,önceden mertçe ölürdük çarpışırdık inandığımız değerler uğruna, şimdi ise korkak bireylerden geriye ne var çevremizde. Yanında adam öldürseler aldırmaz tipler olduk aman bana birşey olmasın diye biriktirdik biriktirdik en sonunda bir dağ yarattık kendimize korku dağı ve bu dağın tepesinde biz kimi istemediysek o geçti oturdu .
Biz plaza köleleri ise her sabah olanca lanet okumuşluğumuza rağmen tek zerre değiştiremedik hayatlarımızı ve suçluyu da hiç aramadık oysaki karşımızda geçip oturuyor cebimizde cüzdanımızdan taşıyordu kimi zaman az kimi zaman çoktu . Seyyahlar misali dünyayı gezmek istersin önünde bir Çin seddidir para o olmazsa nasıl uçak bileti alırsın ? E peki Marco Polo , Evliya Çelebi neye güvenerek çıktı yolculuklarına , bir krallık sponsorluğunda değil herhalde . Peki ya madem biz Ademoğluysak neden o elmaya uzanmaya deliler gibi korkuyoruz , sorumlulukları bizim kaldıramayacağımız kadar ağır mıdır ki hayallerimizin? Bakın ben size birşey diyeyim ; aslında hayat çok ama çok basittir yemek yemezsek ölürüz peki neden yaşamak için yemiyoruz da yemek için yaşıyoruz. İştahımız ne ara bu kadar büyüdü bizim .
Yorumlar